Ana içeriğe atla

Bu kabloların belalarını belalarını


Sanırım bu işi çoktan çözmüş olmalı ki, zavallı Nikola Tesla Bey yıllar önce kablosuz elektrik iletimi üzerinde çalışmalar yapmış.

Evet, tek kelimeyle "bıkdım!" Ne ya bu kablolar?


Hiçbir şeyden çekmedim günlük şu kablolardan çektiğim kadar. Resmen hayat enerjimi emip bitiriyor bu kablolar benim. Sanki gizli  bir güç onları ben evde yokken karıştırıp birbirine bağlıyor gibi, gerçekten. Bak inanmıyor olabilirsin, ama öyle.


Alışmak yazmaktan daha zor geliyor günlük, neye mi? tabi ki yeni klavyeye. Parmak hafızası diye bir şey var kesinlikle ve bu parmaklar hangi klavyede rahat ettiklerini senden benden daha iyi biliyorlar. Geçtiğimiz aylarda Logitech G103 almıştım evde kullanmak için. Ancak yazma konusunda sınıfta kaldı. Fena bir klavye değil, oyunlarda falan eh idare eder ama yazma yazdırma tuşlara bastırma performansı on üzerinden altıbıçık. Sağ şifte basarken gerçekten bastım mı basmadım mı anlamakta güçlük çekiyorum. Bastım gibi geliyor ama bakıyorum basmamışım. Deniyorum bak: Mesela şimdi büyük harf yapmayı deneyelim: AAAaaaa farklı kereler bastım bazılarında kilitlendi kaldı basmadı.

Tamamıyla kablosuz bir set almayı planlayabilirim, belki. Bu aralar aliexpress'te 11.11 indirimleri başlayacak. İlgilenenler varsa bazı şeyleri bazı indirimlerle alabilme imkanınız var.

Bu arada Amazon Almanya da Türkçe dil desteğine kavuşmuş, hatta Türkiye'ye ücretsiz kargo ile gönderimlere başlamış. Sevindim mi bilemedim ama güzel bir haber.

Amerika Başkanı Tıramp oldu.

Don't Starve Together oyununda "Beta Reign" güncellemesi yükledim, ulan bütün haritalarımız sıfırlandı. Sevgili eşimin 200 kusür günlük serveri bir anda yok oldu. Benim de 33 günlük vardı bir tane ahanda şimdi yok. Ama olayı çok büyük metanetle karşıladım. Sadece monitörü pencereden attım, o da otoparkta kimse yokken yani, kimsenin üstüne falan gelmedi sadece bir tane kedi biraz korktu biraz da ortalığa cam parçaları saçıldı o kadar. Aslında camı açtıktan sonra atsaydım cam parçaları da dağılmayacaktı ama o an düşünemedim. Allah'tan havalar lodos gidiyor da çok soğuk değil.

Havalar lodos gidiyor dedim de, aldı beni bir baş ağrısı bu aralar, böyle pis hava olmaz ya. Zaten kentsel dönüşümün merkezi Kadıköy'ün "full of asbest" havasıyla boğuşmaya çalışırken bir de bu lodos, bir de bu sebepsiz fırtına, bak işte yaklaşıyor dalgalar, yıllardan sonra, yollardan sonra...

Gözümde bir iltihabi durum olması nedeniyle gittiğim doktor emmi açık seçik ifade etmişti, "bu kentsel dönüşüm evleri güzelleştiriyor ama insanlığı bitirecek *mk."

Eski binaların asbestli izolasyon dalgametreleri yıkıldıkça havaya partiküller halinde dağılıyor ve aynen bize girişiyormuş. Bu kötü haberi de böyle vermiş olayım. Sanırım yakında Çin, Japonya gibi bizler de günlük hayatımızda ağzımızda burnumuzda -neydi onun adı ya şu an aklıma gelmiyor ağzı burnu kapatan- maske maske geldi, maskelerle yaşıyor olacağız. Hatta şimdiden bile başlanabilir aslında.

Japonya seyahatimizde görmüştük, maske kullanmak resmen bir yaşam tarzı ve bir günlük hayat standartı olarak görülüyordu. Marketlerde onlu ellili maskeler, çocuk maskeleri, renkli maskeler, kedili maskeler falan, bence Türkiye'de de -ya da en azından İstanbul'da da- yaygınlaşmalı. Bu konuya biraz dikkat ç.

Bitcoin işini araştırmaya başladım. Hatta bu amaçla bir tane miner aldım. söylemesi ayıp 24 USD. Ama onu çalıştırabilmek için aldığım güç kaynaklarının toplam fiyatı 60 TL'yi geçti. Ulan hobby mining yapacağız derken sürekli adaptörlere para harcıyorum, resmen bu bitcoin madenciliği işinin adaptör üreticileri tarafından tezgahlandığını düşünmeye başlayacağım.:)

Hadi görüşmek üzere

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Amazon.de Müşteri Hizmetlerini Tebrik Ettim

Selam sana sevgili günlük, Geçen günlerde demiştim hatırlarsın, " Amazon.de " hem Türkçe hem de Türkiye'ye sipariş gönderebilir hale gelmiş diye. Hatırladın mı? Hatırlamadın mı? Neyse hatırlamadıysan da şimdi diyorum artık hatırlarsın. Dün akşam aradığım bir ürünü Amazon.de'de bulunca, al gelsin dedim ya, madem geliyormuş nasıl gelecek bakalım dedim, al dedim git dedim, al dedim git dedim siparişini de al dedim, nerde kalırsan kal dedim, sonra aldım gittim siparişimi verdim.